mindBelli yaştaki insanlar (kim olduklarını biliyoruz) boş zamanlarını bilişsel performans ve yaşlanma konusunda araştırmaları gözden geçirmekle harcamıyor. Öykü karanlık, öncelikle: Belleğin hızı ve keskinliği 25 yaş dolayında düşmeye başlıyor ve devam ediyor.

Öykü tanıdık, 50 yaşın üstündeki her hangi biri için de tanıdık ve en sonunda bütünüyle anda yaşamayı öğrendikten sonra bunun bir unutkanlık anı olduğunu keşfediyor. Beynin yaşlanmayla yavaşladığı bulgusu tüm psikoloji içinde en güçlü olanı.

Yıllar içinde bazı bilim insanları bu bellek kaybı eğrisini sorguladı. Ancak bu uğraşılar sıradan yaşlı insan eğrisidir: Örneğin gençler söz konusu olduğunda testler yanlıdır. Ya da yaşlı insanlar bellek testleri gibi açıkça önemsiz şeylere aldırmamayı öğrenmişlerdir. Ya da yaşlı bir bellek bilgiyi 22 yaşında bir insanınkinden mutlaka farklı şekilde düzenler.

Şimdi bilişsel çöküş kanıtına yeni bir argüman türü geliyor kuşkusuz dijital bir yerden: veri çıkarma, bilgi işleme teorilerine dayalı. Almanya’da Tübingen Üniversitesinden bir dil araştırmacıları takımı Cognitive Science’da yayınlanan bir makalede sayısız veri tabanı ve deyimlerini araştırmak için ileri öğrenme modelleri kullandı.

Eğitimli yaşlı insanlar genellikle daha genç insanlardan daha çok sözcük bildiklerinden, yalnızca daha uzun zamandır yaşıyor olmalarından dolayı, deney yaşlı beynin bir sözcüğü hatırlamak için yapması gerekeni teşvik etti. Ve araştırmacılar bu farklılığı modellere dahil ettiklerinde yaşlanma “eksiklikleri” büyük ölçüde kayboldu.

“Beni en çok şok eden, dürüst olmak gerekirse, bu projeyi yaptığımız zamanın ilk yarısı, ben tamamen sağlıklı yaşlılarda yaşlanma ilişkili bilişsel çöküş fikrinin müşterisiyim,” diye yazıyor yolladığı e-postada araştırmanın lider yazarı Michael Ramscar ve ekliyor “insan verisine çok iyi uymuş olmalı ki beni yavaşça çöküşü sorumlu  tutmaya hiç ihtiyacımın olmadığını aklımda bulundurmaya zorladı.”

Olamaz mı? Dijital araçlar dijital öncesi kuşakların kafasını karıştırıyor; işte burada zorlu geri almaya geliyorlar. Ya da genç bilim insanları gelecekte kendi altın yıl yanılmalarını kapamak için sadece bahanelerin bir ön testini mi yapıyorlar?

Aslında yeni araştırmanın 100 yıllık çalışmaları ters yüz etmesi olası değil, diyor bilişsel bilimciler. Nörobilimcilerin nöral işlem yapma hızının, diğer birçok refleksler gibi, yıllar içinde yavaşladığına inanmaları için nedenleri var; anatomik çalışmalar beynin de belleği etkileyebilecek olan ince yapısal değişimler geçirdiğini öneriyor.

Gene de yeni raporun yaşlanma bağlantılı keskin düşüşün gerçekte ne olduğu konusunda büyüyen kuşkuyu arttırması çok olası. Çoğu insanın silahsız olarak 90larına kadar ustra keskinliğinde kaldığını; söylemeden devam ediyor; bununla birlikte çöküşün ortalama boyutu konusundaki kuşkular bireysel farklılıklarla değil ama araştırmanın metodolojisiyle ilgili. Genç ve yaşlı insanları karşılaştıran pek çok araştırma, örneğin, Alzheimer hastalığının semptom öncesi etkilerini dikkate almamış, diyor Laura Cartensen, Stanford Üniversitesinden bir psikolog.

Dr. Cartensen ve diğerleri de yaşlanmaya bağlı olarak insanların belleklerinin sözcükler ve olumlu çağrışıma sahip sözcük toplulukları bakımından yanlı olduğunu buldular –“yaşlanmayla bağlantılı olumlu etki,” olarak bilinen. Bu yanlılığın yaşlı insanların yaygın bir ölçüt olan rastgele sözcük çiftlerini hatırlamayla ilgili eş sözcük toplulukları testini yaptıklarında söz konusu olması çok olası.

Çoğu bilişsel araştırmaların katılımcılarına nötr (ve duygu araştırmalarında ve olumsuz) uyarıcıyla uğraşmalarını istemesi durumunda “Geleneksel araştırma paradigması yaşlı insanları dezavantajlı duruma koyabilir,” diye yazıyor e-posta mesajında Dr. Cartensen.

Yeni veri çıkarma analizleri aynı zamanda bilim insanlarının kullandığı ölçülerin çoğu konusunda sorular getiriyor. Dr. Ramscar ve meslekdaşları eğitimli 70 yaşında insanların görmüş olabileceği önemli öğrenme modelleri uyguluyor  kelime ve deyim havuzuna ve eğitimli 20 yaşındakilere uygun bir diğerini de. Modeller yaşlar ve gençler arasında çift kelime toplulukları konularında skorlar bakımından % 75’den fazla farklılığın hesabını veriyor,” diyor.

Yani kafanızda ne kadar büyük bir kütüphane varsa özel bir sözcüğü  (ya da çiftini) bulmak genellikle daha çok zaman alır.

Düşünmeyi ve belleği çalışan bilim insanları genellikle “akışkan” ve “katılaşmış” zeka arasında geniş bir fark çıkarır. Birincisi kısa süreli belleği kapsar, bir telefon numarası hatırlamak, analitik muhakeme ve dikkat çekilmelerini düzeltme yeteneği, çevredeki konuşmalar gibi. İkincisi birikmiş bilgi, kelime hazinesi ve uzmanlık.

“Özünde, Ramscar grubunun tartıştığı, kriztalize zekadaki bir artışın akışkan zekadaki azalmadan sorumlu oluşu,” diyor Zach Hambrick, Michigan State Üniversitesinde bir psikolog. Çeşitli deneylerde Virjinya Üniversitesinden Dr. Hambrick ve Timothy A. Salthouse kristalize olmuş bilginin (örneğin New York Times çapraz bulmacalarıyla ölçüldüğü şekliyle) 20-50 yaşları arasında keskin olarak tırmanıyor ve sonra düz gidiyor, akışkan olan sabit oranda düşerken bile – 20-70 yaşlar arasında bazı araştırmalarda % 50’den fazla oranda. “Birinin diğerini etkileyip etkilemediğini kesin olarak bilmek için, idealde onu zaman içinde insan araştırmalarında görme ihtiyacındayız,” diyor Dr. Hambrick.

Dr. Ramscar’ın raporu bir simülasyon ve denenmiş toplumu içermiyor, her ne kadar normal toplumla bellek çalışmaları yaptığını söylese de.

Şimdilik, “biliş düşmesine” bu yeni dijital zaman argümanı, ifadesiz boşluk anları için, ister yaşlılar ister diğerleri için olsun, hazır açıklamalara hizmet ediyor.

Bu durum siz yavaş olduğunuz için değil. Siz çok bildiğiniz için.

http://newoldage.blogs.nytimes.com/2014/01/27/the-older-mind-may-just-be-a-fuller-mind/?_php=true&_type=blogs&_r=0

 

“Çünkü bazı şiirler bekler bazı yaşları.”
~ Behçet Necatigil