50’den Sonra Yaşam

50'den sonraÇok uzun zaman önce değil, egzersiz, sağlık ve uzun ömür konusunda bir makaleye rastladım. Açılış paragrafı beni gülümsetti:

“Egzersiz yapan ancak gerçekten daha fazla yapması gerektiğinden endişe eden insanlar için yeni araştırmalar rahatlatıcı olabilir. Sağlığı geliştirmek ve ömrü uzatmak için gereken egzersiz miktarı, yeni araştırmaların gösterdiğine göre, alçak gönüllü ve fazlası daha iyi olmak durumunda değil.”

30 yıllık bir dönem içinde yapılmış bir araştırmaya dayanan makaleye göre ayrıca sağlık, canlılık ve uzun ömür için bir insanın yapabileceği bütün egzersizler içinde, koşma en iyisi… eğer abartmazsanız. Araştırmaya göre, haftada 35 kilometrenin altında ve yavaş koşmak maksimum sağlık ve uzun ömür yararları sağlıyor. Ve bu, gün aşırı 45-60 dakika kadar jogging karşılığı oluyor. Yapabileceğimiz bir şey, yapmalıyız ancak çoğumuz yapmayacak. İşte nedeni:

Çok yaşlı olduğumuzu düşünüyoruz yalnızca.

Benim yeni haftalık programım “Herşeyin En İyisi” AARP YouTubeKanal serisine bakın, “50’den Sonra Koşma”:  Fikrinizi değiştirebilirsiniz:

The video cannot be shown at the moment. Please try again later.

Birkaç yıl önce -50’yi geçtiğim ve bedenim, zihnim ve yaşamımın geçirdiği değişimleri kontrol etme isteğimin başladığı sırada – koşmaya başlamaya karar verdim.  Kocam ve kızlarım bile buna kaş kaldırdı (biri göz bile kırptı..)

Sağlığımı, kilomu ve stres düzeyimi tekrar kontrol altına almak için bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum, ama koşmak?

Bundaki iyi niyeti bile sorguladım. Hayatımda isteyerek hiç koşmadım, korkunç Brooklyn P.S. 203 Yıllık Field Day ya da Mr. Softee kamyonunun peşinden koşmak durumunda olduğum zamanlar hariç. Ancak bundan da kötüsü ikinci kızıma sahip olduğum zamandan beri herhangi bir düzenli egzersiz yapmamıştım ve bu da kesinlikle görünüyordu.

Şanslıyım ki, Wall Street Journal’da Jeff Galloway  -dünya ölçeğinde binlerce insanın kullandığı Koş-Yürü-Koş programını geliştiren olimpiyatçı ve maratoncu- konusunda yaşam değiştiren bir makaleye rast geldim. Programı konusunda konuşmak için Jeff’le bağlantı kurdum. Yürüyen herkesin, yaşına ya da fitness düzeyine bakmaksızın, yalnızca kendi basit yöntemini uygulayarak koşabileceği konusunda israr etti. Denemek isteyerek, o gün kararımı verdim ve ilk koşu ayakkabılarımı satın aldım.

50 yaş üstündeki bir çok kişi gibi koşmanın hatta yorucu bir yürüyüşün eklemlerimizi incitebileceğinden endişeliydim. Halbuki araştırmalar eğer doğru şekilde yapılırsa incitmeyeceğini gösteriyor. Kendi programını 30 yıl uygulamış olan Jeff hiç sakatlanmamış. Nedeni basit: yürüme aralıklı yavaş, yumuşak bir koşuyu gerektiriyor. Amaç mesafe, hız değil. Eklemler için kolay buna karşın yüksek kardio egzersiz çalışması sağlıyor ve bacaklarımızda, kalçalarımızda kas kütlesi geliştirmeye yardım ediyor bu da osteoporoza karşı savaşımızda çok önemli.

Yaşlandıkça, kas gücümüzü, esnekliğimizi ve denge duyumuzu kaybederiz ve kemiklerimiz incelmeye başlar. Bunlar kaçınılmaz yaşlanma sürecinin kısımları.  Menopozun ilk beş yılında bu konuda aktif olarak bir şey yapmadıkça her yıl kemik kütlemizin yüzde bir ya da ikisini kaybedeceğiz, östrojen kaybediyor olduğumuz için.  Eğer bu hareketsizlik durumunda kalırsak osteoporoza doğru olan yolda yavaş yavaş yürüyeceğiz  demektir ki bu ne pahasına olursa olsun kaçınmak istediğimiz bir şey.

Koşma alt bedenimizi (kalp ve ciğerlerimizi de çalıştırırken) güçlendirmek için müthiş bir yol ve bir çok harika sağlık yararları sağlıyor: azalmış kalp hastalığı, kanser, diyabet, depresyon ve demans riski. Gerçekten böyle, tartışmasız, bedenlerimiz, zihinlerimiz ve ruhlarımız için yapabileceğimiz en iyi şeylerden biri.

2011 Kasımında NYC Maratonunu koştum, 55. yaş günümü kutlamak için. Fikir koşmak için dışarıdayken doğal olarak geldi. Bedenim ve zihnim mükemmel bir meditasyon ritmine girdi ve o anda yalnızca maratonu koşmak ve bitirmek için gereken fiziksel dayanıklılığı halledebileceğimden kuşkum olmadığı gibi bunu yeni bulduğum fiziksel ve zihinsel gücün bir sembolü olarak kucaklayacağımdan da bir kuşkum yoktu. Beklentimin üstünde olarak maratonu 5 saat 30 dakikada bitirdim.

Şimdi düşünmek, sorun çözmek, iyi hissetmek, kalori yakmak ve rahatlamak için koşuyorum. Yalnız olmak, toplumun bir parçası olmak için koşuyorum. Jeenlerimin içinde iyi görünmek ve kalbimi iyi hissetmek için koşuyorum. Ancak en önemlisi, koşuyorum…çünkü koşabiliyorum.

Şunu hatırlayın. Yaşlanmayı kontrol edemeyiz…ancak bunu nasıl yapacağımızı kontrol edebiliriz.

http://www.huffingtonpost.com/barbara-hannah-grufferman/running-life-after-50-think_b_3280786.html

“Uzun bir ömür için dua eden fakat yaşlılıktan korkan aptallarız.”
~ Çin Atasözü