Yaşlılar ve Online Arkadaşlar
“Arkadaş” sözcüğünün fiil olarak kullanıldığı bir yaşta ve çok fazla insanın Facebook arkadaşlarının sayısını gururla eklediği bir dünyada arkadaşlık fikri ne anlama gelebilir? Özellikle online?
Bu sayfalarda sık sık yazdığım gibi sosyal yalnızlık yaşlılıkta sorun olabilir. Eğer emekliysek iş yaşamının günlük arkadaşlığını kaybederiz, çocuklar ve torunlar uzakta yaşıyor olabilirler, yaşlı arkadaşlar başka bir şehre ya da eyalete taşınabilirler ya da ne cüretse! – hatta ölebilirler.
Ve kendi hareketliliğimiz belki sınırlanabilir. Bu her zaman fiziksel engellilik ya da araba kullanmayı bırakma anlamına gelmez. Benim durumumda örneğin akşam sosyal etkinlikleri hemen hemen hiç olanaklı değil, circadian ritmimdeki nisbeten yakın zamandaki bir bozukluktan dolayı, adı bile var, ileri uyku faz bozukluğu ya da ASPD.
Şu an için bu durumun ayrıntısına gerek yok. Bu son birkaç yıldır saat 19.00 ya da 19.30 dan sonra uyanık kalamıyorum. Büyük bir çabayla ender olarak biraz daha öteleyebiliyorum ancak beynim uykuya direnmeye çalışma haricinde beklemede olduğundan bunun pek bir anlamı yok.
Ek olarak, yaşlı blogcular ve blog okurları pek çok genç insana göre tam zamanlı bakım verirler bu da sosyal zamanı kısıtlar. Diğerleri de yeni bir kente taşınmış ve –henüz- yeni arkadaşsız olabilirler.
Dolayısıyla bunların hepsi, internetin bizim kuşağımız için tam zamanında insan bağlantıları için yalnızlığı önleyen, ufkumuzu genişleten ve şahsi ilişkilerimiz kadar yakın, besleyici ve özel bağlar kurmamıza yardım eden, oldukça da kitabi anlamda, bir dünya fırsat açan yeni bir tür ilişkiyi kurmamız için yetiştiğine inanmama yol açan nedenler arasında.
On yıl önce blogculuğa başlamadan önce buna inanmazdım. Ama şimdi, kendime çok yakın tuttuğum insanların yarısına kendiminki ve diğer bloglar yoluyla rastladım ve bunların yarısıyla da kişi olarak hiç karşılaşmadım.
Ancak, bunun bağlantıları azaltmayacağını hissediyorum.
Fiziksel uzaklık bir avantaj olabilir, özellikle başlangıçta. Yeni insanlarla tanıştırıldığımızda bazen saplandığımız hava konusundaki tuhaf konuşmalar yerine, bloglarda ortak ilgi alanlı hazır konuşmalarımız var.
Ve bol zaman var – hem de yer- birbirimizi anlamamıza katkısı olan tam düşünceyle konuşmak için. My Mom’s Blog’dan Millie Garfield yıllar önce blogculuk konusunda en çok sevdiği şey olarak “kimse beni rahatsız etmiyor” derken tam olarak şaka yapmıyordu.
Yüz yüze konuşmalar sık sık pek çok çapraz konuşmayla bozulur ve bunda bir yanlış yoktur. Ancak bloglarda yeni insanlarla ilk karşılaştığımızda ortamın kendisi hem yazmada hem okumada daha dikkatli olmamızı sağlar, hatta bizi bu konuda cesaretlendirir.
Günümüzde şahsi ya da online arkadaşlar arasında benim için hemen hemen hiç fark yok. İkisi de eşit şekilde değerli.
http://www.timegoesby.net/weblog/2013/10/elders-and-online-friends.html
~ Behçet Necatigil
Bir cevap yazın