Learning-to-Breathe-193x300On üç yaşındayken on altı olmak isterdim. Saçlarımı nasıl ütüleyeceğimi öğrenmiştim ama artık tüm arkadaşlarımı arabayla plaja götürmek istiyordum.

On altı yaşındayken on dört olmak istedim. Saçlarım düzdü, araba kullanışım iyiydi ancak ilk panik atağımdan rahatsızdım. Arkadaşlarımın hepsi normal görünüyordu ama ben en garip, açıklanamaz zamanlarda tüm bedenimde yarışan korkunç duygulardan nefret ediyordum.

On sekiz yaşındayken beş yaşında olmak istedim. Üniversiteye gittim, panik atağım kötüledi ve aşık olup arkadaşlar edindiysem de sınıf arkalarında yerlere çöktüm öğretmenlerimin dikkatini çekmemeyi umarak. Panik yapmamayı umarak. Birinin kucağında büzülüp güvende olmak istedim.

Yirmi birimdeyken on sekiz olmak istedim. Üniversite sonuçta o kadar da kötü gelmedi. Para kazanmak için telefon rehberleri dizgisi yapıyordum (en azından görüşüm harikaydı) ve patronum garip zamanlarda nedensiz bağırıyordu.

Yirmi dört yaşındayken yirmi olmak istedim. Yeni harika bir iş kurmuştum ama dört yıllık erkek arkadaşım tam da o zaman benden ayrıldı ve ona ne diyeceğimi bilemedim (hak ettiğiniz muameleyle muamele etmiyorum size…)

Otuzumdayken yirmi altı olmak istedim, geride, bir Boston barında hayatımın aşkına rastladığım zamana. Onunla New Yok’a gitmek için işimden ayrıldım ve sonra işin iyi, insanların düzgün olduğu bir reklam ajansında işe giremedim.

Otuz beş yaşında olduğumda yirmi üç olmak istedim. Babam kanserle sancılı 6 aylık  bir savaştan sonra yeni ölmüştü ve ben evlenmiş,  güzel sağlıklı bir erkek çocuğu doğurmuş, babamsız bir yaşam düşünemiyorken.

Kırk yaşındayken otuz altı olmak istedim. İkinci oğlumuz üç yaşında kalın kahküllü ve tatlı küsmeli,  harika “yapışkan öpücükler” veriyordu, pek duygu olmaksızın. Ancak hamileliğimde kazandığım kiloları kaybetmemiştim ve New York’ta bir uydu şehre taşınmıştım bütün kadınların benim henüz sormayı bile bilmediğim soruların cevaplarını bilen ince, mutlu anneler olarak göründüğü.

Elli olduğumda kırk olmak istedim. Metabolizmam yavaşladı ve saçlarımın beyazlaşması arttı. Neden kırkın o kadar yaşlı olduğunu düşünmüştüm?

Elli üç olduğumda kırk bir olmayı istedim. İlk kitabım yayınlandığı için çok heyecanlanmıştım ancak ortak yazarlarım benden on iki yıl daha gençti  ve kitap turumuz için yaptığımız zahmetli yolculuk ve konuşma bağlantıları onlara enerji vermiş beni de güçten düşürmüş gibiydi. Kendimi yaşlı hissettim.

Elli beşken çocuklarımın yaşamları fırsatlarla patlayıp benim yaşamımı renklendirdiği kırklarıma geri dönmeyi istedim. Annem 12 yıl savaştığı Alzheimer hastalığında sönüyor ve oğullarım evden ayrıldıklarından yuvam boş , kalbim ağır hissettiriyor, bedenim sarkıyordu, dolayısıyla ruhum da.

Elli altı olduğumda birşeyler değişmeye başladı.

Nasıl meditasyon yapılacağını öğrendim. On beş yaşımda başlayan panik bozukluktan iyileşme sürecim konusunda bir kitap yazdım. Tutkuları ve iç görüleriyle beni göz yaşlarına boğan güçlü iyileştiriciler ve Budist hocalar buldum. Geçmişte olduğum kişiden başka biri olmayı istediğim bütün o yıllara dönüp baktım ve gülümsedim.

Geçmişteki  beni  sevmeye başladım.

Her zaman değil, kuşkusuz.

Ama anların gelip gittiğini öğrendim. Güvensizlikler, kuşkular, korkular ve kalp acılarıyla. Ne yazık ki mutlu anlar da gelip gidiyor. Belime kadar uzun kahverengi saçlarımın yanında kilo kazanımı ve kaybı, uzağa giden arkadaşlar, ölen ebeveynler, korkuyu atlatmak için oluşturduğum illüzyonlar ve çarpan kalple bütün gece ayakta kalmaksızın şarap içme yeteneğim.

Gene de 60.yaş günüme yaklaşırken hayat güzel. Yağmurlu günlerde bile (nemi kucaklıyorum çünkü ince saça gövde kazandırıyor). Kalbim boş olmaktan daha çok dolu. Bugünlerde göz yaşlarım korkmaktan çok duygulanmaktan akıyor.

Mutluyum, sağlıklıyım.

Ve sonunda annemin 60’lardan kalma Ram Dass’ın kitabının eski kopyasının başlığını anlıyorum.

Şimdi Burada Olun.

Priscilla Warner

http://betterafter50.com/2013/07/why-60-is-the-new-60/

* “50 yeni 40’tır” ya da  “70 yeni 50’dir”  anlayışına bir gönderme

 

“İnsanlardaki gerçek güzelliği ancak onlar yaşlanınca algılayabilirsiniz.”
~ Anouk Aimee