Melanie Cortesa ve anneannesi Ann Ciampa

Melanie Cortese ve anneannesi Ann Ciampa

Büyürken Melanie Cortese kendini daima anneannesine- South Plainfield, N.J. de ondan sekiz blok ötede yaşıyor-  yakın hissetmiş. İlişkilerini gerçekte perçinleyen şey gene de erişkinlikmiş.

Üniversiteden mezun olduktan sonra bir işi olmuş ve erkek arkadaşıyla evlenmiş, Ms. Cortese kendini anneannesine her konuda – kardeş eşleriyle uğraşmaktan ve ev almaktan ve işten döndüğünde beraber yemek yemeğe kadar- öğüt veriyorken bulmuş. “Bana ne yapsam “doğrudur” duygusu vermiştir: ‘Bunun üstesinden geleceksin. Her şey mükemmel olmak durumunda değil,’ derdi diyor şimdi 38 yaşında olan Ms.  Cortese. “Sırf bu kadar uzun yaşamaktan dolayı bir bilgeliği var. Bu her zaman rahatlatıcı.”

Anneannesi Ann Ciampa, da ender olarak onun yardımına gereksinim duyuyormuş. Her ne kadar 90 yaşında hala sağlıklı ve bağımsızsa da, Mrs. Ciampa ondan sağlıklı besin tedarikini internetten almasını istiyormuş.  Şimdi Yakındaki Linden’de yaşayan Ann Ciampa, fırtına bölgede uzun süren elektrik kesintisi meydana getirdiğinde bir süre Ms. Cortese’yle birlikte yaşamış ve katarakt ameliyatından sonra da evine gelebilmek için torununa güvenmiş. (“benzin parası” da veriyordu, diyor,  Ms. Cortese, gözünü kırparak.)

Çevrim böyle devam etti. Ms. Cortese geçen ay anneannesinin 90. yaş günü kutlamasının ev sahipliğini yaptı. Şimdi iki çocuğu var ama hala Mrs. Ciampa’nın öğüdünü arıyor. “Çocuk büyütürken, ne yaptığınızı hiç bilmezken, oturup onun, ‘Güzel bir gün. O kadar endişe etme,’ demesini duymak iyi.”diyor.

Büyük ebeveynler ve torunlar üzerine yapılan araştırmaların çoğu genç çocuklar ve sorunlu ailelerde büyük ebeveynlerin sağladığı güven-ağı fonksiyonu üzerine odaklanıyor. Ama ömürlerin uzaması bazı insanların torunlarıyla da erişkin ilişkileri olacak anlamına geliyor, bazen yıllarca.

“Büyük ebeveynler ve torunlar, torunların erişkinliği sırasında günlük temelde birbirlerine ne yapıyor,” konusunda nisbeten az şey biliyoruz diyor, daha çoğunu öğrenmek için yola çıkmış olan Sara Moorman, Boston Üniversitesi sosyoloğu.

Dr. Moorman ve ortak çalıştığı araştırmacı Jeffrey Stokey Güney Kaliforniya’da yaklaşık her üç yılda bir yapılan Kuşakların Araştırmasını kullanarak 1985’ten 2004’e kadar olan verilere baktı. Bu örnekler 376 büyükebeveyn ve 16 yaşın üstündeki 340 torunu kapsıyordu (eğer bir büyük ebeveyn birden çok toruna sahipse rastlantısal seçilmiş olarak). 1994’te sorgulanan sürecin yarısı boyunca, büyük ebeveynlerin ortalama yaşı 77; torunlarınki 31’di.

Sonuçların gösterdiğine göre bu tür ilişkilerin etkisi vardı. Çiftlerin kendilerini duygusal olarak yakın (duygusal dayanışma) olarak tanımladığı da her iki kuşak da standart fizyoloji ölçeğinde daha uzak ilişkilere göre daha az depresyon gösterdi . Yakın ilişkili kişilerin kendilerini yalnız ya da üzgün olarak rapor etmeleri ve insomniya, enerji yokluğu ya da uykusuzluk gibi belirtilere daha az eğimli olmaları daha az olasıydı.

Daha pratik yardımların –“örneğin, birbirine ev işleriyle, bir yerlere götürüp getirmeyle, öğütle, parayla yardım etmek,”-  diyor Dr. Moorman torunların depresyon oranlarıyla önemli bir bağlantısı yok, ama büyükebeveynlerin oranlarını etkilemiş. Eğer yardım sağlıyorlarsa  (“fonksiyonel dayanışma”) ya da yardım karşılıklıysa daha az depresyon belirtisi rapor ediyorlar.

Eğer yalnızca yardımın alıcılarıysalar büyükebeveynlerin yine de depresyon skoru daha yüksekti. “Yaşlı erişkinler bağımsız ve üretken olmaya devam etmek istiyorlar,” diyor Dr. Moorman. “Geri veremediklerinde bu depresiflik yaratıyor.”

Herşeyden önemlisi bu büyük ebeveyn ve torunların –bunların bazıları araştırma yılları sırasında birbirlerinden ayrılmış olabilir- özellikle yüksek düzey bir ilişki tanımlamadıklarını kaydetmek önemli. Altı soru ve 1′ in “hiç” yakın değil ve 6’ nın “çok” yakın anlamına geldiği ölçekte büyük ebeveynler ortalama olarak yakınlıklarını 3.96; torunlar ilişkilerini 3.54 olarak değerlendirdiler. “oldukça merkezci tepkiler” diyor Dr. Moorman.

Tüm araştırma dönemi boyunca büyük ebeveynler erişkin torunlarına zamanlarının yüzde 14’ü kadar pratik destek verdiklerini, 3.4 ü kadar aldıklarını, iki taraf da zamanın yüzde 8 i kadar verdiğini ve aldığını söylüyor. Torunlar ilişkiyi farklı görüyor. “Büyük ebeveynler onların daha çok verdiğini söylüyor,” diyor Dr. Moorman. “Torunlar bu ilişkileri daha çok alışveriş olarak algılıyor.” Çoğu zaman gene de her iki kuşak ne pratik destek aldıklarını ne de verdiklerini söyledi.

Gene de bu ilişkiler ve depresyon oranı arasındaki bağlantılar istatistik olarak anlamlı. “Alışveriş sağlayan yakın bir ilişki her iki taraf için de iyi,” diyor Dr. Moorman. “Torunlar ve büyük ebeveynler birbirleri için bir kaynak, ya da en azından olabilirler.”

Kendisi, “Anneannem ve ben gerçekten yakındık,” diyor. İlk gençliğinde State College’da yaşamışlar. Dr. Moorman halk kütüphanesinde çalışmış. Anneannesi Mary Moorman, evi yan kapıdaymış, sık sık ona öğle yemeği yapmış. Ve yepyeni şoför ehliyetiyle, Dr. Moorman onu kuaför randevularına ve restoranlara götürmüş, güvenildiğinden dolayı çok heyecanlanarak.

Anneannesi geçen yaz 94 yaşında ölmüş.

http://newoldage.blogs.nytimes.com/2013/08/15/when-the-grandchildren-grow-older-and-closer/?_r=0

“Gençliğin yaşı yoktur.”
~ Pablo Picasso