“Cinsellikten Arınmış Bir Kadınım, Sonunda, 80 Yaşında”
Yaşlılık benim alanım şimdi. 70’likler statüsünden yelken açalı çok oldu ve huzur içinde seksenlikler zonuna indim.
Kesinlikle fiziksel, cinsel varlıklar olarak yok olduğumuz bu yerde, gerçekten de, Görünmezlik Yaşı uzanıyor.
“Sekseni geçtiğinizde insanlar sizi yalnızca ayakta durduğunuz için alkışlar,” derdi annem. Bugünlerde ayağa kalkıp insanlara bunu söylediğimde bana gülüyorlar.
Yaşlı bir kadın olmak cinsellikten arındıran bir deneyim benim için. Diğerlerinin yanı sıra cömertçe sevmek için büyük bir yetenek verdi bana, o sevgiyi dışa vurmak için tahrik edilmediğimden dolayı.
Benim için bir kaç yıl önce, şimdi kaybetmiş olduğum eşimden başka hiç kimsenin bedenimle ilgilenmediği netleşmiş olduğunda kendi öz farkındalığımın tutkusunu ve insanları sevmemin yeni bir türünü hissettim –her yaştaki arkadaşa, onların güzelliklerine ve yollarına; kızların, genç hanımların; oğlanların, genç erkeklerin; bisikletçilerin ve oduncuların dinç bedenlerine; çocukların açık, uyanık yüzlerine, gözlerinin mükemmelliğine; aşırı kilolu arkadaşımın sıcaklığı ve yumuşaklığına ve cildinin düzgünlüğüne. Ve öğle yemeğinde masanın karşısında oturan baş parmağı artritli sıska arkadaşıma –hareketin zindeliğine- büyük bir sevgi ve takdir.
Yazın caddeden aşağı yürüyen genç kadınları görüyorum. Onların cinselliğini seviyorum, bedenlerini, genç bir hayvanın bütünlüğü ve canlılığı anlamında, kıvrımlarının ve hatlarının ayrıntılarını ve ciltlerinin pürüzsüzlüğünü takdir ediyorum. Bu bir arzu değil, ama belki de kromozomal bellek, cinse özgü cinsellik, kadın olan insan için ve ona sevgi.
“Öyle tatlılar ki,” zihnim iç çekiyor. Ben de çok zaman önce tatlı biri olmalıydım diyor puslu belleğim, ama bunu keşke bilseydim.
Queen’s Üniversitesinde genç bir kadın vardı, çıplak karın kısmındaki göbeğinde basit bir gümüş halka görünüyordu. Özellikle sevdiğim şey çok kısa kesilmiş kırmızı saçlı ve boyun sapındaki dengede uzun ve mükemmel kafasıydı ve konuşmasında ve hareketindeki cesaret, neşe ve mizahtı.
Üşüteceğinden korktum çünkü kıştı. Ama bana ceketinin sıcak olduğunu söyledi. “Ne kadar sıcak olduğuna şaşarsınız,” dedi bana göstermek için ceketini açarak, kendi ısısını yayarak.
Yakın zamanlarda bir yaz arkadaki depomun merdivenlerini onarmak için genç bir adam geldi. Kollarının kahverengi kaslarının ve boynunun gerisindeki kalın, kıvırcık sarı saçlarının üzerinde güneş parlıyordu.
İki ya da üç gün orada oturdum ve çalışırken onu izledim. Ice tea içtim ve kitap okuyormuş gibi yaptım. Buna da “hormonlarıma bir egzersiz yaptırma,” dedim.
Bazı cinsel istek anıları? Belki. Ama bana bir fiziksel varlığa saf hayranlık olarak göründü.
~ Bette Davis
Bir cevap yazın