Ann Logan New York’daki apartmanında Henry ile

Ann Logan ve üç kız kardeşi Delaware’de büyümüş; hiçbirinin çocuğu yok. Üvey erkek kardeşleri ve her iki taraftan ilk kuzenleri de çocuksuz. “Her birimizin farklı nedenleri vardı,” diyor.

Ms. Logan, 63 yaşındaki en yaşlı kardeş, anne olmama kararından pişman değil ama kendisi ve akrabalarının hepsi yaşlandıkları için gelecekleri konusunda endişeli.

Şimdilik, boşanmış ve Manhattan’da yaşıyor, iyi arkadaşları, onu kollayan komşuları ve Henry adında bir Etiyopyalı kedisi olan meşgul bir avukat. Birkaç yıl önce her iki dizine de protez yaptırma ihtiyacı duyduğunda bir arkadaşı ona yardım etmek için Fort Worth’den uçmuş, onu Washington’dan gelen bir başka arkadaşı izlemiş, sonra da kardeşlerinden biri. Sonra ilaçlarını aldığından emin olmak ve kalkıp yürümesine cesaret vermek için komşuları gelmiş.

Buna karşın, Ms. Logan “eğer geceleri acil odasına gitmem gerekse telefon edeceğim kimse yok,” diyor.
Ve yıllar geçtikçe de sorunlarının yığılacağından korkuyor; sonuç olarak çoğu yaşlı insan sonunda kronik rahatsızlıklar ve düşkünlükler geliştiriyor. “Yabancıların nezaketine sonuna kadar abanamazsınız.”

Dahası, onun ve diğer pek çok yalnız insanın destek ve ilişki için dayandığı arkadaşlardan “seçilmiş ailesi” onunla birlikte yaşlanıyor. “Aptalca davranıp davranmadığımızı gözleyen biri olmadığında ne olacak?” diye merak ediyor. “Bizim yaşdaşlarımız normal olduğumuzu düşünebilir çünkü onlar da aynı sorunlara sahip.”

Çocuksuz erişkinlerin ileri yıllarına nasıl yaklaşacakları konusu burada okuyucu ve yorumcular arasında belli bir sıklıkta yüzeye çıkan bir soru. Doğru, pek çok kişinin doğruladığı gibi anne-baba olmak yaşlı bakımını garantiye almıyor. Ancak, Amerika’nın yaşlı insanlarının büyük çoğunluğunun bakımlarının temelde akrabaları tarafından yapıldığı da doğru: önce eşler, sonra erişkin çocuklar.

“Çocuklar iyi bir sigorta politikası,” diyor Merril Silverstein, Güney Californiya Üniversitesinin gerontoloğu. Bazı diğer ülkelerde çocuk sahibi olmanın nedeni bu. Burada, her ne kadar daha az kesinse de hala oldukça iyi bir yol.
Ms. Logan ve onun durumundaki diğerleri için çocuksuzluk üzerine olan araştırmalar hem endişe hem de rahatlık veriyor. Çocuksuz yaşlılar daha fazla hastaneye yatırılıyor. Çocuksuzluk “bir bakım evinde mi son bulacağınıza ilişkin sürekli bir belirteç,” diyor Dr. Silverstein.

Böyle olmamalı diye tartışıyor Debra Umberson, Teksas Üniversitesi sosyoloğu , “Çocuksuzluk ve ebeveynlik” kitabının yazarı: “Bakım evine gitmek zorunda kalmayalım diye bizim için ücretsiz çalışan çocuklara sahip olmak zorunda olmamalıyız.”

Bununla birlikte, Dr. Silverstein ve U.S.C. deki meslekdaşları odada yürümekte ya da yatağa girip çıkmakta güçlük çeken 75 yaşın üstündeki ulusal insan örneklemine baktıklar ve çocuksuz olanların ebeveyn olanlardan daha az bakım almadıklarını gördüler. Ne de fizyolojik bakımdan iyi oluş ölçeğinde daha düşük not aldılar.

“Çocuksuz olmak bir yığın sorununun olması demek, yaygın olan düşünce bakımından,” diyor Dr. Silverstein. “Ama bunu gösterecek fazla deneysel kanıt yok. “ Çocuksuz ve evlenmemişler arasında bile “onların karşılanmamış isteklerinin daha fazla olduğu belirtisini görmüyoruz.”

Aslında ulusal örneklemde -ki 1998’den 2004’e kadar 1.456 kişinin 2.048 gözleminden oluşuyor- hemen hemen yüzde 90’ı mutlu olduklarını ve yaşamdan zevk aldıklarını rapor etti. Çocuksuz olanlarda bu “olumlu etki” hala yüksekti.

Dolayısıyla bu karışık bir resim ve çocuksuzluk oranı fazla olan baby boomerlar için tekrar değişmesi olası. Boomerların, Dr. Silverstein, yüzde 20-25’nin ebeveyn olmadıklarını tahmin ediyor (bazı tahminlere göre daha da yüksek) ve bunların çocuksuzluğu tercih ettikleri çok olası. Yaşlılıkta başka bakım kaynakları olabilir: daha gelişmiş bir sosyal ağ, örneğin, ya da paralı bakıma daha iyi ulaşım, kadınlar daha iyi eğitim gördüğü ve kazandığı için.

“Boomerlar birçok bakımdan öylesine farklı ki yansıtmak zor,” diyor Dr. Silverstein.

Ms. Logan ve çocuksuz arkadaşları gelecekleri hakkında çok konuşuyorlar, 15-20 yıl içinde günlük yaşamlarını nasıl idare edeceklerini ve acil durumlarla nasıl başa çıkacaklarını tartışarak. “Planlamadığım taktirde olabilecek her şeyden korkum var,” diyor.

Dolayısıyla, titiz bir şekilde planlıyor. Şimdi bir devlet emeklisi olarak New York’a özellikle iyi toplu taşıma, ucuz kültürel etkinlikler ve iyi sağlık bakımı sağladığı için taşındı. “Eğer araba kullanamıyorsam şehrin dışında ya da kırsal alanda olmak istemem,” diye açıklıyor.

Bütün yasal belgelerini bir yerde tutuyor; arkadaşları ona sağlık ve hukuki vekil olarak hizmet veriyor. Uzun dönemli bir sağlık sigortası satın aldı ve devlet sigortasını da, hak sahibi olduğundan yasal destek olarak tutuyor. Otomatik fatura ödemeleri ayarladı hasta olduğunda elektiriği kesilmesin diye. Potansiyel hareket konularının yolun altında olduğunun bilincinde olarak sebze, meyvasını online olarak sipariş etmeyi ve kitapları Kindle’ina indirmeyi öğrendi. Vasiyetini yardımsever bağışlar ve kardeşlerine gelir olarak verilmesi doğrultusunda yazdı. Henry’nin gözetimini bile ayarladı.

“Biliyorum, pek çok kişinin yapacağından fazlasını düşündüm,” diyor. Oldukça doğru, çocuklu olalım olmayalım kalanlarımız için iyi bir örnek.

Ama endişe sürüyor. “Eğer tetikte olacak yeterince genç biriyle güçlü bağlarınız yoksa, bir noktada olabilecek her şeye de açıksınız demektir,” diyor Ms. Logan. “Kaçınmak için yapabileceklerimi yapıyorum ama önleyebileceğime ilişkin güvenim yok.”

Paula Span  http://newoldage.blogs.nytimes.com/2011/03/25/aging-without-children/

“Geçmiş bir önsözdür.”
~ Washington D.C.de Ulusal Arşiv önündeki bir levhadan