Sık sık söyleriz,  Bette Davis “Yaşlılık çıtkırıldımlar için değildir” derken neden söz ettiğini biliyordu.  Bu orijinal sözü sarfettikten sonra on üç ay içinde yaşadıkları onun bu fikrini destekledi:  iki göğsü alındı, bir inme yaşadı ve köprücük kemiği kırıldı.

Hepimiz olası ciddi hastalıkların ve yılların birikiminin üzerimize yıkabileceği durumların hiçbirinin  ve kesinlikle de bu cesur kadının başına geldiği gibi, bu kadar kısa bir zamanda bu kadar çoğuyla yüz yüze gelmeyeceğimizi umarız.  Ancak, mücadele edip en iyisini yapmamız gereken pek çok daha az düşkünleştiren ve bazen de küçük hissettiren  dertler  de var. Birkaçını adlamak gerekirse:

Biz niyetlenmeden önce işgücünden emekli edilmek

Orta yaşı görünmezlikten ayıran ayırımı geçmek

Belli bir nedeni ve çaresi olmayan gizemli ağrılar

Ne kadar güzel olursa olsun film izlerken uyumak

Restoran tamamen boş olduğunda bile tuvaletin yanına oturtulmak.

Genç insanların sizi önemsemez tavırlı davranışları

Ortalama ruhlu eski bir senatörü yaşlıları ineklerle karşılaştırırken dinlemek

Şimdi okuduklarınızın hiçbirinin bir önemi yok. Bunların hepsi şu aşağıdakine ulaşmadan önceki geciktirilmiş bir hareket:

Kısa zamanlı bellek problemlerinden dolayı tekrarlanan sıkıntı

Pazartesi günü Elderbloggers (yaşlı bloggerlar) listesini güncellemenin ne kadar uzun sürdüğüne bozulduğumu itiraf ettim. Bu zaman aşımının bellekle hiçbir ilgisi yok ve tamamen tembellikle ilgili .

Ancak, şimdi daha sıkıntılı hatalarla uğraşmalıyım.  Bu listeyi güncellemek için çok çaba sarfettim –birinin unutacağı gibi bir şey değil, diye düşündüm.

Günün büyük bir kısmını bırakılmış bloglar listesini temizlemek, yenileri alfabetik olarak eklemek ve hepsini html diline çevirmekle geçti.

Yeni html belgesini yakın gelecekte ihtiyaç duyacağım şeyleri tuttuğum geçici dosyama kopyaladım, Pazartesi sabahı sayfasına kopyalamaya ve yapıştırmaya hazır halde, yani siz sevgili okuyucular bu yeni listeyi kullanmaya hazır bulacaktınız.

Sonra, kısa süreli belleğimin olmadığını bildiğimden kendime bir not yazdım –kırmızı, kalın kalın harflerle Pazartesi günü yapacaklarım listesine – ilk iş olarak bu yeni listeyi yayınlamayı hatırlamak için.

İşte şimdi Pazartesi sabahı hakkında hatırladıklarım: dişlerimi fırçaladım, bilgisayarı açtım, kediyi besledim, elektrikli çaydanlığı çalıştırdım, e-maillerimi kontrol ettim, kahveyi yaptım, YAPILACAKLAR LİSTESİNİ OKUDUM ve güne devam ettim. Biraz sonra da  kırk yılda bir olan  bilgisayardaki dosyalarımı düzenlerken geçici dosyamdaki bütün dosyaları sildim.

Gün boyunca yapılacaklar listesindeki her şeyi dikkatlice kontrol ettim, sayfanın üstündeki BÜYÜK KIRMIZI NOTU BİR DAHA HİÇ GÖRMEDEN.  Her nasılsa gözlerim onu hiç görmeden geçti. Haftanın kalanında titiz ve düzenli listeyi unutmayla ilgili ihmalimden  mutlu ve kendimden memnundum.

Bu  belirli bir elderblogun izini aradığım düne kadar böyleydi. O gıcır,  yeni online listeye girdim ve bütün terkedilmiş blogları görüp de yenilerin hiçbirini görmemekten dehşete düştüm.

Üç paragraf üstteki  diğer bellek hatalarımı yakaladınız mı? Evet? Hayır?  İşte bütün çıplaklığıyla: yeni liste şimdi-silinen geçici file içindeydi.

Ooof –  bir şey çok kötü gittiğinde ve yapılacak bir şey olmadığındaki duyguyu bilirsiniz. Ve sonra da bütün hepsinin kendi hatanız olduğunu algılarsınız?

Ona bakın ve benim için ağlayın: bütün bu liste çalışmasının tekrarlanmaya ihtiyacı var.

Yani benim kısa hafızam yalnızca bir çöpe dönmedi –bunu zaten biliyordum-  fakat şimdi kırmızı kalın harflerle yazılmış bir nottan farklı  yeni bir yol bulmalıyım bazı önemli şeyleri kendime hatırlatmak için.

Yaşlanmak kolay değil.

http://www.timegoesby.net/weblog/2010/09/let-me-tell-you-about-getting-old.html

 

“Yaşlanmaktan şikayet etmeyin, pek çok kişi tarafından inkar edilen bir ayrıcalıktır o.”
~ Anonim