Tutucu? Kavrayışlı?
“Geçen gün bir arkadaş, 68 yaşında depresyonu olabilecek hastalığının doktor tarafından kontrol edilmesini istemeyen akrabasını anlatırken dedi ki ‘Belli bir yaştan sonra insanların değişemeyeceğini düşünmüyor musun?’… Bu şekilde sınırlı olduğumuzu düşünmek istemiyorum. İnsanların her yaşta değişebileceğini düşünmek istiyorum.”
Ben bu görüşe katılıyorum. Yaşlı insanlar az ya da çok her gün değişirler, tıpkı gençliklerindeki gibi. Yaşlı insanların kendi “alışkanlıkları içinde hapis” oldukları bir söylencedir. Ancak bazı insanların deneyimi inatçılıkla nasıl karıştırdıklarını görmek kolay.
Birkaç gün önce düzenli olarak kahvemi satın aldığım bir yerde bir çocuk bana ucuzlukta olan yeni bir markayı aldırtmaya çalıştı. “Tartışmanın” bir noktasında “oh, değişiklik için yeni bir şeyi deneyin,” dedi. Yapmadım.
Çocuğun anlamadığı şey kahve içtiğim 50 şaşılası yılda düzinelerce marka denediğim. Sevdiğimi bulana kadar çok fazla kötü marka aldım.
Bir süre önce bir arkadaşım, yaşı kahve dükkanındaki çocuktan daha yakındı bana, bir partide saat 10.30’dan sonra da kalmamı ikna etmek için uğraştı, çünkü giderek çok fazla eğlence kaçırdığımı düşünüyordu.
Ben erken kalkarım ve dünya harekete geçmeden önceki bu sessiz sabah saatleri benim için çok değerlidir. Telefon konuşmaları yok, pek az e-mail, caddede bağıran kornalar yok- yalnızca kuşlar, kedi ve ben. Bu yaşamımın büyük küçük zevklerinden biridir ve güne iyi başlamamı sağlar.
Ayrıca, bir partide 10.30 ya da 11.00 den sonra insanların –hatta hoşlandıklarım ve ben – sarhoş ve sersem olmaktan başka pek bir şey olmadığını çok önce öğrendim.
İnsanlar bazen yaşlıların yıllar önce seçimlerini yaptıklarını ve herhangi yeni bir şeyi denemeyi reddettiklerine inanırlar. Yanılıyorlar. Biz hiç de katı değiliz. Bizim ki kavrayışlılık.
Kendimiz için en iyi ve en doyurucu olana ulaşmamada on yıllarca kötü seçimler yaptık. Yeni olan her zaman daha iyi değildir ve eğer daha iyiyse de biz yaşlıların kararlarını henüz veren gençlerden çok daha fazla yılları oldu.
Tüketim ekonomimiz bizi teşvik ediyor, satın alın, satın alın, satın alın. Paketlerin üzerine pazarlamacılarının koyduğu en etkin sözcük “yeni” dir ve genellikle daha pahallı ve bazen de daha düşük olan bu versiyonlara kapılanlar çoğunlukla da gençlerdir. Eğer yeniyse onlar satın alır. Onların büyükleri ise bu parıltı ve gözalıcılığın arkasına kalite ve ihtiyaçları bakımından bakar.
Büyük ya da küçük kararlarda yaşlı insanlar daha az hata yapar. Biz değişiriz –konuyu tartıp ve deneyime dayalı bir bilgiyle bir sonuca vardıktan sonra- ve yaşlıların diğer türlü olduğuna inanmak yaş ayırımcılığının hafif bir şeklidir.
Düşüncemde bu konu kapandı, şimdi öyle görünüyor ki paralarını ve zamanlarını yeni olan herhangi anlık trendy bir şeye harcamaya istekli olmakla gençler alışkanlıkları içinde hapis. Ama onlara zaman verin; onlar da öğrenecek –zor yolu, tıpkı bizim öğrenmek zorunda kaldığımız gibi.
~ La Rochefoucauld
Bir cevap yazın