İkinci Bir Koca Edinmek Herşey Değildir
Bir erkek mi yoksa bir evlilik mi istiyorsunuz?
Yakın zamanda The New Yorker’daki bir karikatür beni evlilik düşüncelerine yöneltti ya da daha dar anlamda bunun benim için doğru bir seçim olup olmadığına kafa yormaya. Karikatürde bir koca ve bir hanım ayrı koltuklarda oturuyor ve ellerinde birer dergi tutuyor. Kadın kızgın bir bakışla kocasına bağırıyor, “eğer her şey rastgele oluyorsa neden sen hep buradasın?
Boşanalı yedi yıl oldu ve şu anda evlilik ya da uzun süreli bir ilişki ufukta görünmüyor. Ve bundan sonrası için de istediğimden emin değilim. Haftada 7 gün, günde 24 saat bir kişiyle olmak fikri bana korkutucu geliyor. Boşanma sonrası iki ilişkim oldu, birisi beraber yaşamaydı, hemen hemen üç yıl sürdü. Bu karikatürdekiler pekala biz olabilirdik.
Yıllar boyunca Bay Doğru’yu aramak için pek çok saat ve az sayılmayacak da dolar harcadım. Hoş erkeklerle tanıştım ve tuhaf yemekler paylaştık. Nisbeten yabancı bir insanla cinsel ilişki yaşama fırsatını ve sonradan eski eşini öldürmeye teşebbüsten suçlanan bir erkekle bira içmeyi reddettim, doğal olarak, oldukça yavandı.
Daha dün, boşanalı 57 yıl olmuş birinin ikinci evliliği için seçebileceği bir gelinlik konusunda alaylı bir yazı yazdım. Ve yalnız öleceğim korkusunu seslendirdim. Bu düşünceye ani dönüş nedendi? Bu kısmen Arnold’un suçuydu. Maria Shiver geçen yıl aldatılmış kadınların uzun listesine dahil olmuştu, Sandra Bullock, Tiger Woods’un eşi Elin Nordegren, vali Mark Sanford’un eşi Mrs. Eliot Spitzer, ve daha niceleri. İlişkiler eskiyor, kandırmacalar her yerde ve insanlar aldatıyor. Garanti yok, var mı? Neden kendimi kalp kırıklıklarına ve uyumsuzluklara açayım?
Çoğu zaman yalnız bir kadın olarak kendimle rahatım. İlk evliliğim mutsuz bitti ve ikinci denememin de daha iyi biteceğinin bir garantisi yok. Aslında şimdi şans önemli ölçüde daha iyi. Yaşlanmanın yararları var. Bugün –ilk evliliğimden 35 yıl sonra- iyi bir ilişkinin neyi gerektirdiğini ve bir eşte ne aradığımı daha iyi biliyorum. Bilgelik, yaşam deneyimi ve terapi! Bugün gerçekten istediğim bir ilişki için kafa yorarım; 1976’da onu bir zorunluluk olarak hissetmiştim.
Ve gerçek şu ki … istiyorum. Yaşamımda bir erkek istiyorum. Prens Hoş’u bulmak için yıllarca çalıştıktan sonra, boşanmış olma durumumdan utanarak, şimdi bunu yüksek sesle söylüyorum. Hayatımda bir erkek istiyorum. “Doğru” adam ortaya çıkınca bu kez onu bileceğim. Ve yaşamın gelecek dönemi bizim için ne getirebilir konusunda beraberce kafa yoracağız.
Şimdi böyle, her iki seçenekle de oynuyorum, yalnız ya da bir ilişki içinde yaşamak. Bir evliliği planlama hayali kuruyorum. Arnold’a bakıyor ve onun karısı olmadığım için seviniyorum. Ve gelecek için istediğim yaşamı tasarlamaya devam ederken geleceğin bana ne getirebileceğine de açık olabilirim.
http://www.thirdage.com/love-romance/do-you-want-a-man-or-a-marriage
~ Birgitte Bardot
60’ından sonra tekrar evlenmek, biri deniz, bir kara hayvanı iki sert kabuklunun yan yana gelmesine benzer. Birbirlerini hiç anlamazlar, birbirlerine dokunamazlar, birbirlerine çarpar dururlar. Akıl kârı iş değil.
[Reply]
Engin Ünay Reply:
Temmuz 25th, 2014 at 12:33
Katılmıyorum, gençken de iyi bir birliktelik çıkmayabiliyor… Olgun yaşlarda daha çok değer biliyorsunuz, yanlışlarınızdan ders almışsanız ve doğru kişiyle karşılaşmışsanız çok daha kaliteli bir birlikteliği yaratabilirsiniz…
[Reply]