Boş Yuva: Sendrom mu yoksa Huzur mu?
Çocuklar Evden Gidince
Boş yuva duygusu, aslında çocuklar evden ayrılmadan çok önce çarpar, fakat çocuklar evden ayrıldıktan sonra sonunda gerçekler yerleşir. Söyleyebilirsiniz, çünkü çocuklar konusunda sizi deli eden şeyleri gerçekte özlüyorsunuz … sürekli altüst edilmiş gibi görünen oda, buzdolabında duran boş süt kutusu, sakladığınızı düşündüğünüz en sevdiğiniz kurabiyelerin sonuncusunun olmayışı. Nasıl oldu bu? İdare etmeyi öğrendiğiniz bu çılgın kasırgadan – ilk buluşma, ilk mezuniyet, kolej ziyaretleri, başvurular, sporlar, müzik, yaz işleri, kalp kırıklıkları…, roller coaster yarışı hızlı ve hırslıydı- ayrıldınız. Bir kez bitince, kadınların orta yaş krizi menopozunu eve getiren sessizlik sağır edicidir.
Farklı ebeveynler evden ayrılan çocukları konusunda farklı başa çıkma şekilleri gösterir. Bazı baby boomer kadınlar sanki artık bir amaçları yokmuş gibi hisseder, sanki ansızın başlayan yaşlılığın bir sinyali gibi… hayat sona erdi! Bazı kadınlar için elliyi geçmek ve boş yuva korkusu hayatta yeni bir zamanın farkındalığının kucaklanmasına yol açar ve bırakıp giderler! Evi satarlar ve tek yatak odalı bir ev satın alırlar, dönmeden önce! Aşırı gibi geliyor? Evet, doğru, aşırı davranıyorlar ama belki sizin düşündüğünüz kadar da sıra dışı değildir… zarafetle yaşlanmak bir zihin durumudur!
Önemli olan zihninizde boşalmış bir yuva olmamasıdır. Duygular gerçek – özellikle siz 50. yıl kilometre taşını geçtikten sonra – dolayısıyla tek ya da farklı olduğunuzu ya da bir şey kaçırıyor olduğunuzu düşünmeniz için bir neden yok. Çocuklarınız evden ayrıldığında çaresizlik çukuruna düşmek kolay (belki biraz dramatik ama fikri kaptınız!). Gerçekten mücadele edenler için en büyük tehlike yalıtılmışlık korkusu ve o duyguya yenik düşmektir. Boşalmış yuva sendromunu tanımak ve ona seslenmek onunla başa çıkmak için ilk adımdır.
İşin ilk aşaması korkunuzla yüzleşmek ve sonra da harekete geçmektir. Oturmayın… bir şeyler yapın. Korkudan hareket, hareketten de değişim çıkar:
Ailece akşam yemeği yediğiniz saatlerde düzenli yürüyüşler yapmaya başlayın. Eşiniz size eşlik ederse, çok daha iyi! Elliyi geçen hanımlar için sağlıklı ve fit olmak hem zihin hem de beden için iyi!
Göbek dansı, okuma grubu, bilgisayar dersi ya da herhangi bir sürekli eğitime katılın.
Eski gardrobunuzu atın ve size yakışacak yeni bir 50 +moda trendi geliştirin! Biz ileri gittikçe stillerimiz de tavrımız doğrultusunda değişir –olumsuz yönde değil!
Gönüllü olun! Kendi sıkıntınızdan kurtulmanın en iyi yolu bir başkasına yardım etmektir. İşe yarar, gerçekten.
Bir eşiniz varsa, bir baby boomer için zor bir uyum zamanı olabilir. Ansızın, konuşmak, didişmek , düşüncelerinizi ve duygularınızı yansıtmak için yalnızca ikiniz varsınız. Evden ayrılan çocuklar nedeniyle korku ya da yalnızlık hissettiğinizde bazen en yakındaki kişiye saldırmak kolaydır. Bazen kariyerle ilişkili ya da evle ilgili konular ya da taşınma olsun aklınızın gerisindeki temel odak daima ailedir. Çocukların etrafta olması bazen tampon rolü oynayabilir, ya sizi eşinizle orta yolu bulmaya ya da güçlü bir düşünce ya da duygunuzu normalde yapmayacağınız halde örtmeye zorlayarak. Menopozdan sonraki zaman kesinlikle ilginç ve heyecanlı bir zaman.
Baby boomerların en önemli şey olarak ne hatırlayacakları önemli değil, boşalmış yuva geçici! Diğer insanların çok defa gözlerini çevirip “Oh, üzülme, geri gelecekler!” dediklerini duymuşsunuzdur. Gelsinler ya da gelmesinler, bu bir yolculuk, uyum sağlayıp hayatınıza devam edeceksiniz. Hatırlayın –‘elli yeni kırktır’ –tadını çıkarın!
(Bu arada – ilk kez cep telefonunuzu cebinizden çıkarıp çocuğunuzu ilk kolej yemeğinin nasıl geçtiğini sormak için aradığınızda kendi ebeveynlerinizi düşünün. Koleje gittiğinizde onlarla hangi sıklıkta konuşuyordunuz? Haftada bir ya da iki kez, belki? Ne cep telefonu, ne bilgisayar ne de anında iletişim. Hımm… belki de pek o kadar da kötü değil!).
http://www.fiftyisthenewforty.net/kids_leaving_home.php
~ Eliot
Bir cevap yazın