“Yaşlı olmayı seviyorum…..çünkü şimdiye kadar olduğumdan daha fazla kendimim.”  ~May Starton

Büyük annemin hayatı yaşlandığında nasıl göründüğüyle daha az, kim oluyor olduğuyla daha çok ilgili oldu. Ben yaşamımın ikinci yarısına dolu dolu girdikçe bu yolculuk birincisinden farklı bir büyüme boyutu getiriyor. Sigorta cetvelleri kim olduğumu daha iyi anlayacağım daha çok yılım olduğunu söylüyor.

Genç kalmak için çok uğraşıyorsanız, hala yaşamınızın ilk yarısındaymış gibi yapıp kendinizi keşfetmeyi geciktiriyorsunuz. Belki yaşamın ikinci yarısına girişinizin daha geç bir zamanda, belli bir yaşa ulaşınca, başlayacağına karar verdiniz. Belki de yaşamın ikinci yarısında olduğunuzukabul ettiniz ama yanıtlanmamış olan “Şimdi ben kimim?” sorusuyla boğuşuyorsunuz.

Bu soruya bir yanıt vermeye uğraşırken öylesine dehşete düştünüz ki herhangi bir derin değişimden ya da kendini anlamaktan kaçınırken eski kişiye yapay değişiklikler uygulamaya giriştiniz. Eski maskeyi kozmetiklerle, yeni kıyafetler satın alarak ya da saç şeklinizi değiştirerek değiştirebilirsiniz. Fakat hiçbir şey sizin değişen beninizi gizleyemez. Bu arayışa öyle ya da böyle başlayamazsınız. Ya yaparsınız ya yapmazsınız –ve eğer 50’yi geçmişseniz, karar verme zamanı gelmiştir.Eğer büyümeye cesaret edemezseniz yaşamınızın ilk yarısının hayaleti yakanızı bırakmaz.

Suzanne, 52 yaşında bir sanatçı ve yazar, bana “Yaşım için özür dilemeyeceğim. Eğer istersem yalnızca iyi hissettirdiği için bile saçımı uzatacağım ve beyaz bırakacağım. Duygularımı hissetme ve düşüncelerimi düşünme niyetindeyim. Olduğum kişi olacağım.” demişti.

Belki de, birdenbire, yaşamınızın yapısının size uymuyor olduğunu farkettiniz ve nedenini bilmiyorsunuz. Seçtiğiniz ilişkiler belki şimdi doyumsuz görünüyor. Yaşlanan yüzünüz ansızın belirginleşti. Bir zamanlar zevk veren maddi şeyler şimdi artık tamamen yetersiz görünebilir. Bir zamanlar doyumlu ve katlanılabilir görünen yaşam tarzı şimdi belki sinirinizi bozuyor. Net olan amaçlar belki şimdi bunaltıcı ve bulanık.

Bazı hanımların kimlikleri yalnızca gönül ilişkilerine bağlıdır. Uzun dönemli bir ilişki ya da evlilikte kendinizi mi kaybettiniz? Öz saygınız eşinizin/sevgilinizin sizin için ne hissettiğine mi bağlı? Hayatınızın yarısını kendi istek, gereksinim ve arzularınızın ne olduğunu bilmeyecek kadar onlara odaklanarak geçirdiyseniz şimdi artık kendinizi, kim olduğunuzu öğrenmeye, adamanın zamanı. Kendini başkalarına veren ve ilişkilere odaklanan birçok kadın kendi benlik duygularını “ayrı” ve “değerli” olarak yapılandırmayı ihmal eder. Orta yaşta, bir kadının en belirgin benlik duygusu belki kız evlat, eş, anne ya da çalışan insan gibi diğer kimlikleriyle ilgilidir. Bunun farkına vardığında bu kimlikler dışında kim olduğu genellikle yanıtlanması güç bir sorudur.

Siz belki 50 yaşındasınız ve bu arayışa derin olarak daldınız; ya da 80 yaşındasınız ve hala direniyorsunuz. Bu, kronolojik yaşınızın saat zamanına bağlı olmasındandır; arayış ruh zamanıyla olur ve bununla birçok insan ilk olarak yaşamının ikinci yarısında karşılaşır. Ruh zamanın takvimlerle yaşamın en derin boyutuyla olduğundan daha az işi vardır.

Ruth Raymond Thone kitabı “Women and Aging: Celebrating Ourselves” de (Kadınlar ve Yaşlanma: Kendimizi Kutlama) “Yaşlanan bir kadın olarak kendime olduğum kişi olmak için izin vermem gerek, kültürel yönden kabul edilmese de ya da verimli olmasa da. Yorgun, sessiz, hasta, üzgün, yaşlı ve verimsiz olma zamanına ihtiyacım var. Yaşamımın her anında, başka bir zaman, başka bir benlik dilemeden, ya da kendimi artık iş görmeyen bir içsel şekil içinde biçimlendirmeden, olduğum kişiyi onaylamalıyım” der.

89 yaşında olan ve  60 yıldan fazladır insan hakları ve basit yaşamanın neşeleri şampiyonu, Helen Nearing, “İyi “Yaşam için Bilge Sözler” (Wise Words for the Good Life) adlı kitabında şu öğüdü verir: “Yaşayın. Diğer insanlara uyun. Farkındalıkla soluk alın ve soluk verin. Nerede olduğunuzun, ne yapıyor olduğunuzun ve neden yapıyor olduğunuzun farkında olun. Gün gün yaşayın. Bunun için, siste yolumuzu bulmak için, burdayız.”

Eğer yaşlandığınız için kendinize kim olduğunuzu sormak rahatsızlık veriyorsa, direncinizi onurlandırın ve yoğunluğa giden işaretleri izleyin. Düşmanınız yüzeyselliktir. Eğer güven veriyorsa muhtemelen doğru yol değildir. Eğer sizi korkutuyorsa muhtemelen doğrudur. Yaşamınızın bu ikinci yarısında, kim olduğunuzu öğrenmek için başka bir şansınız,  başka bir fırsatınız var. Bence, kendinizi koşulsuz kabul etmeniz önemli. Bunu yaptığınızda yaşamınızın neresinde olursanız olun ne kadar rahatlayacağınıza şaşıracaksınız.

Kaynak: Pamela D. Blair’in “The Next Fifty Years. A guide for women at midlife and beyond’ adlı kitabının ‘Now Who Am I?’” adlı parçası.

 

“Yaşlılık sizi bulmaz, siz yaşlılığı bulursunuz.”
~ Barbara Castle