Aradığınızı Bulamıyor musunuz?
“Yanlış yere koyduğunuz eşyaları aramayı reddedebilirsiniz. Bırakın onlar sizi bulsun.Gözlük, araba anahtarı, baston ya da şemsiye gibi eşyalardan üçer tane olması hayatı büyük ölçüde kolaylaştırır.”
Peg Bracken
Peg Bracken’in iyi bir fikri var. Örneğin, gözlük söz konusu olduğunda birkaç gözlüğün olması iyi bir fikir. Aslında, bazen gözlüğümü bulmak için gözlüğe gereksinim duyuyorum. Belki de birşeyleri kaybetmeyi durdurmanın en iyi yolu kaybedecek pek fazla şeye sahip olmamaktır, ama bu başka bir konu.
Birşeyleri kaybetmenin yaşlanmayla gelen bilişsel yeteneklerin zayıflamasının sonucu olması gerektiğini sanmıyorum. Birincisi, bir şeyleri kaybediyoruz çünkü onları nereye koyduğumuza dikkat etmiyoruz. Bir şeyi nereye koyduğumu hatırlamaya niyetliysem kendime yüksek sesle “araba anahtarını konsola koyduğumu” söylüyorum. Bir şeyi bir yere koyduğumu yüksek sesle söylemek sonradan hatırlamak için gereken neural yolları yaratıyor gibi görünüyor. Delirdiğimi düşünebilirler fakat kendimle konuşmam eşyalarımı bulmaya çalışırken kafayı yememden iyidir.
Eşyalarımı bulmakta kendime yardımcı olduğum diğer bir yol da bazı yöneticilerin adlandırdığı gibi “bir iniş noktası” na sahip olmaktır. Benim iniş noktam yemek odası masasıdır. Burası ıvır zıvır işlerimi yapmak için dışarı çıkarken arabama benimle gitmesi gereken şeyleri, yollayacağım mektup, anahtarlarım, cep telefonum, cüzdanım vb., koyduğum yerdir. Tanıdığım bir bayan dışarı çıkarken yanına almayı hatırlamak istediği herşeyi doğrudan kapının önüne koyuyor ki ayağı takılmadan çıkamasın.
Unutmayın, birşeyleri kaybetmek yaşlandığınız ve belleğinizi kaybettiğiniz anlamına gelmez. Yalnızca dikkat sarfetmeye, bir sistem geliştirmeye, her seferinde onları aynı yere koymaya ve olmazsa olmaz şeylerden de üçer tane almaya gereksiniminiz var.
Kaynak: Pamela Blair, The Next Fifty Years. A guide for women at midlife and beyond
~ Maurice Chevalier
Bir cevap yazın