Dünyada her sene, Bronşit ve Zatürre’den 4 milyon 180 bin, İshalden 2 milyon 160 bin, AIDS’den 2 milyon 40 bin, Veremden 1 milyon 460 bin ve Sıtmadan 800-900 bin kişi yaşamını yitiriyor. Özet bir anlatımla, koruması ve tedavisi çok basit olan bu beş basit/ilkel hastalıktan her sene 10 milyon insan ölüyor. Suriye’deki savaş nedeniyle Kızamık, Çocuk Felci, Sıtma ve Şark Çıbanı Türkiye için yeniden üzerinde durulması gereken hastalıklar haline geldi. Grip Tacirlerinin umurunda mı? Kış aylarının gelmesini dört gözle bekliyorlar. Başlıyorlar Grip aşısı ve ilaçlarının reklamını yapmaya. Kandırabildikleri, korkutabildikleri insanların sırtından para kazanmaya doymuyorlar. Bu ticaretin halk sağlığına getirdiği/getireceği sakıncalara çanak tutuyorlar.

Grip, virüslerin neden olduğu insandan insana hızla yayılan bir enfeksiyon. Her yıl 500 milyon ile bir milyar arasında değişen sayıda kişi Grip geçiriyor. Bunların yaklaşık 250 bin ile 500 bin kadarının da ölümüne neden oluyor. Bu durum her kış ve yüzlerce yıldan beri tekrarlıyor. Ancak burada halkın bilmediği ya da grip tacirlerinin açıklamadığı bir ayrıntı var. Bu ölümlerin neredeyse tamamına yakını doğrudan Gribe bağlı değil. Gribe yakalanmadan önce kişilerde zaten var olan şeker, kronik kalp, böbrek, akciğer hastalığı ile kanser, AIDS ya da bağışıklık yetersizliği ve benzeri ciddi bir takım sağlık sorunlarına bağlı. Kısa bir anlatıma Grip ölümleri diye bilinen ölümlerin çoğunun nedeni Grip değil. Bu ölümlerde grip yalnızca bir bahane. Doğrudan gripten ölenlerin sayısı ise bunların yanında çok az.

Bu bahaneden yani Gripten, bir kar ya da korku sömürüsü aracı haline getirilen aşı ile korunulabilir mi? Hayır. Grip aşısı Gribe bağlı olduğu söylenen ölümlerden yalnızca çok küçük bir kısmını önleyebilir. Elbette ki önlenebilecek tek bir ölüm bile çok kıymetlidir. Herkes aşı yaptırarak Grip bahanesiyle ölmekten kurtulacak olan bu küçük sayıya dahil olmak ister. Bu nedenledir ki yukarda sayılan hastalıklara sahip olan yüksek risk gruplarının kış gelmeden ve kasım ayında grip aşısı yaptırması önerilir. Ayrıca 65 yaş ve üzerindekiler, Huzur evinde kalan veya bir sağlık ünitesinde kronik bakım verilenler, uzun süreli aspirin tedavisi alan 6 ay-18 yaş arası çocuklar, bağışıklık yetmezliği olanlar, yüksek riskli gebeliği olanlara da aşı yapılmalıdır. Bir de yüksek riskli kişilere Grip bulaştırma olasılığı olan; doktorlar, hemşireler ve hastanede çalışan diğer personel ile huzurevi ve kronik hasta bakım veren sağlık ünitelerinde çalışanlar, yüksek riskli kişiler ile aynı evde yaşayanların da aşı yaptırmasında yarar var. Bunların dışındaki hiç kimsenin grip aşısı yaptırmasına gerek yoktur.

AŞININ KORUYUCULUĞU ÇOK DÜŞÜKTÜR

Gribe enflüanza A ve B virüslerinin neden olmaktadır. Bu virüsler, hemaglutinin (H) ve nöraminidaz (N) olarak adlandırılan iki yüzey antijenine sahip. Büyük salgınların nedeni olan enflüanza A virüslerinin H1, H2, H3 ve N1, N2 alt tipleri var. Bu alt tipler sürekli antijenik değişikliklere uğrayarak yeni tipler (suşlar) üretiyor. Bundan ötürü de hastalığı geçirerek veya aşılanma ile elde edilen bağışıklık insanları bu yeni tiplere veya bunlarla oluşan salgınlara karşı korumuyor. İnsanlık her kış bu yeni tiplerle oluşan salgınlardan nasibini alıyor.
Grip aşısında en son salgın yapan iki adet A ve bir adet B olmak üzere yalnızca üç tip virüse ilişkin antijen bulunur. Bu nedenle de her yıl üretilen aşı içinde bulunan ve yalnızca o yıla özel üç tip virüse karşı korur. Örneğin 2012-2013 yılı grip aşısı içinde enflüanza A(H1N1), enflüanza A(H3N2) ve enflüanza B virüslerinin antijenleri var. Eğer bu kış sekiz ya da on virüs tipi salgın yapar ve bunlardan üçü aşı içindekiler ile aynı olur ise, aşı yaptıranlar yalnızca bu üçüne karşı ve %50-80 oranında korunur. Yaşlılarda koruyuculuk oranı daha da düşüktür. Dolayısı ile aşı, içinde bulunan virüs tiplerine karşı bile tamamen korumadığı gibi, aşı içinde bulunmayan ve salgın yapan / insanlar arasında dolaşan beş yada yedi tipe karşı hiç korumaz. Başka bir anlatımla aşı yaptıran insanların Gribe yakalanma olasılığı aşı yaptırmayanlardan çok fazla düşük değildir. Bu sene salgın yapan H1N1 geçen seneki yani aşıda bulunan H1N1 virüsü ile aynı özelliklere sahip iken, H3N2 ve B virüslerinin özellikleri değişmiş ve aşıda bulunan ile farklıdır. Yani piyasadaki aşılar yalnızca H1N1 virüsüne karşı koruma yapabilmekte, H3N2 ve B virüsüne karşı koruma yapamamaktadır. Şu anda salgın yaptığı söylenen de bu H3N2 virüsüdür.
Yinelemek gerekir ise Grip aşısı ile elde edilen bağışıklık, aşı olan kişileri onlar ve hatta yüzlerce grip virüsünden en fazla üçüne karşı koruyabilir. O da, bir evvelki sene salgın yapan virüslerin değişime uğramaması ve aynı kalması koşulu ile. Eğer bunlar değişir ise bunlara karşı bile korumaz. Yani aşının koruyuculuğu sıfır biile olabilir. Bundan ötürü de normal/sağlam kişilerin grip aşısı yaptırmasının hiçbir anlamı yoktur. Yalnızca yüksek risk gruplarının yani gribe yakalanması halinde ölme riski çok yüksek olanların aşı yaptırması yerinde olur. Burada da, aşı şayet içinde bulunan üç tipe karşı koruma sağlar ise hiç yoktan iyidir düşüncesi yatmaktadır. Yoksa aşının bu tiplerle oluşacak olan Gribe karşı tamamen korunduğu anlamı çıkarılamaz. Bu özelliklerinden ötürü Grip aşılarını yüksek risk grupları dışındaki gruplara uygulamak ve önermek yanlıştır. Bir umut sömürüsüdür. Ayrıca kitlesel uygulamalarda getirdiği sağlık sakıncaları kazandırdığı yararından çok daha fazladır.

GRİPTEN KORUYAN HERHANGİ BİR İLAÇ YOKTUR

Gripten büyük oranda koruyan aşı olmadığı gibi herhangi bir ilaç da yoktur. Sınırlı sayıda da olsa antiviral denilen ve virüslere etkili olan bazı ilaçlar vardır. Bunlar yerinde ve zamanında kullanılır ise Gripte çok sınırlı bir fayda elde edilmektedir. Ancak hiç kimse bu ilaçları hekimlerce reçete edilmedikçe, kendiliklerinden eczaneden satın alarak kullanmamalıdır. Gereksiz yere antiviral kullanılması virüslerin bu ilaçlara karşı direnç kazanarak gerçek ihtiyaç ortaya çıktığında işe yaramamalarına neden olur. Başka bir anlatımla viral hastalıklar tedavi edilemez hale gelir. Hekimler antiviral yazma ve önerme konusunda olabildiğince titiz davranmalıdır.

Antibiyotiklerin başına gelen antivirallerin de başına gelmemelidir.

Antibiyotiklerin grip ve nezle geçirenlere hiçbir yararı yoktur. Tam tersine rastgele antibiyotik kullanılması, kullananların bedeninde bulunan mikropların bu ilaçlara karşı direnç kazanmasına ve tedavi edilemez enfeksiyonlar oluşturmasına neden olur. Ayrıca her antibiyotiğin bazı yan etkileri vardır. Gereksiz yere antibiyotik alınması bedeni bu yan etkilere maruz bırakarak hastalandırılması anlamına gelir.

Vitamin ve benzeri ilaç ve bitkiler konusuna gelince ise normal beslenen insanlara hastayken bile ilave ya da ilaç şeklinde vitamin önerilmez. Gripte ek bir yararı yoktur. Yatarak dinlenme, bol sıvı alımı, ağrı kesici ve ateş düşürücüler, öksürük kesiciler gibi ilaçlar ile yakınmaların/şikayetlerin tedavisi önerilir. Ağır vakalarda ve yüksek risk grubunda gelişmeler ve komplikasyonlar yakından takip edilmeli ve uygun şekilde tedavi edilmelidir.

GRİP SALGINI ÇOK BASİT YÖNTEMLERLE BASTIRILABİLİR

Grip, daha çok hastalığa yakalanmış kişinin hapşırma, öksürme ve konuşma sırasında havaya saçtığı salgıların veya bunların bulaştığı tozların solunması ile bulaşır. Doğrudan salgılar ile kirlenmiş el veya eşya ile bulaşma da önemlidir. Bu nedenle salgı damlacıklarının ya da virüslü tozların bulunduğu kalabalık ortamlarda bulunmak, hastalarla tokalaşmak /öpüşmek hastalığa yakalanma açısından risk yaratır.

Gripte bulaşma zincirini kırmanın en kestirme yolu hastaların ve hatta kendini iyi hissetmeyenlerin sokağa çıkmamasıdır. Özellikle çocukların okula/kreşe gönderilmemesi ve arkadaşları ile oynamak için sokağa çıkarılmaması çok önemlidir. Grip olanların sokağa çıkmayarak evde dinlenmesi hem hastalığın diğer kişilere bulaşmasını önler hem de daha çabuk iyileşmesine neden olur. Öğretmenler, hasta öğrenci gördüğünde onun sınıfta kalmasına izin vermemeli ve derhal arkadaşlarından ayırarak ailesi onu alıncaya dek uygun bir yerde tutmalıdır. İdareciler hasta çalışana izin vererek derhal evine göndermelidir.

Grip salgınlarını kırmada diğer etkili bir yol bez maske kullanmaktır. Bez maske hem hastanın etrafa virüs yaymasını hem de sağlam kişilerin hastalardan virüs solumasını engeller. Ailesi ve çocuklarını hastalandırmak istemeyenler hastalığı geçene dek evde de maske takmalıdır. Hastalar sokağa çıkarken mutlaka bez maske takmalıdır. Risk grubundaki insanların sokak ve kalabalık yerlerde bez maske ile dolaşmasında yarar vardır. Salgın olasılığı olduğunda tüm öğrencilere maske taktırılabilir.

Grip ve nezlenin yayılmaması için öksürük ve hapşırık sırasında ağzın kağıt mendile iyice kapatılması ve ellerin sık sık yıkanması son derece önemli olan diğer bir korunma yöntemidir. Bunların hepsinden daha da önemlisi, sevdiklerine ve dostlarına Grip bulaştırmak istemeyen hiç kimse hasta iken hiç kimse ile tokalaşmamalı ve sarılıp öpüşmemelidir. Özürünü belirterek olabildiğince uzak durmalıdır.

Grip tacirlerinin reklamlarına kanarak korkmaya ve paniklemeye hiç gerek yok. Grip açısından 2013 kışı nasıl geçtiyse 2014 kışı da öyle geçecektir. Sağlık bakanlığı açıkladı bu sene Grip yakalananların sayısı geçen sene yakalananlardan çok daha az. Özetle Grip açısından 2014 kışının daha önce yaşanan kışlardan hiçbir farkı yok.

Prof. Dr. Recep Akdur,  12 Ocak 2014

http://www.ilk-kursun.com/haber/166669

“Uzun bir ömür için dua eden fakat yaşlılıktan korkan aptallarız.”
~ Çin Atasözü