Büyüme Yaşam Boyu Sürer
Gene D. Cohen
GELİŞİMSEL ZEKAYI KULLANMAK
İnsan toplumunda değerli olan herşey bireyde gelişim için varolan imkana dayalıdır.
Albert Einstein
Tümüyle fiziksel açıdan bakıldığında yaşla birlikte bir çok vücut sisteminin yavaşça zayıfladığı ve bir miktar kapasite ve direnç kaybettiği kuşkusuz bir gerçektir. Fakat yaşamın ikinci yarısına bu dar pencereden bakmak yaşlanmanın en önemli yönlerini kaçırmak ve gereksiz olarak kasvetli depresif modeli kabul etmektir.
Yaşlanmayla ilgili daha büyük gerçek, gelişimin devamlı, güçlendirici ve çok ödüllendirici olduğudur. Çünkü büyüme ve değişim kaynağı hiçbir zaman kurumaz. Gelişim bir bireyin tüm fiziksel, zihinsel, duygusal ve filozofik potansiyelinin düzenli bir şekilde kat kat açılmasıdır. Bu, yaşam boyu güçlenen ve zayıflayan bir çok güçle harekete geçirilir. Bunların bazısı fiziksel, diğerleri duygusaldır. Yaşamın her aşamasında diğer insanlardan sevgi, kabul görme ve dikkate alınma bekler ve diğer insanlara da bunları vermeye sevk ediliriz. Ve gezegenin en sosyal türü olarak sosyal duruş, başarı ve kontrol alanımızı arttırma yolunda dürtülerimizle yönlendiriliriz. Bu dürtülerin bir çoğunu diğer hayvanlarla, özellikle memelilerle paylaşırız. İnsan gelişimi ayrıca büyük ve karmaşık beyinlerimiz nedeniyle soyut düşünce, yansıma, yaratıcılık ve kültür için olan kapasitemizden meydana gelen dürtülerle körüklenir. Biz çok meraklı bir türüz. Dünya hakkındaki merakımız zamanla artan ama azalmayan dürtülerimizden biridir. Ne kadar çok bilirsek o kadar çok da bilmediğimizi farkediyoruz. Merak daha çok merakı körüklüyor. Merak, dogmalarla söndürülmediği sürece yaşam boyu gelişir ve enerji, canlılık ve doyum pınarı olur.
Temel gerçek, büyümenin ‘erişkinlik’ döneminde durmadığı fakat yaşam boyu sürdüğüdür ve dürtü, istek, arzu, özlem, merak ve araştırma gibi içsel dürtülerimizle ateşlenir.
Orta yaştan 100 yaşına kadar binlerce erişkini kapsayan çalışmamda en çok yaşlanmayla gelen aşağıdaki gelişimsel bulgular ortaya çıktı:
- Sonunda kendini bilmek ve kendinle rahat olmak
- İyi yaşamayı öğrenmek
- İyi yargılayabilmek
- Kayıp ya da acıya karşın tam –fiziksel,içsel, ruhsal- hissetmek
- Yaşamı sonuna kadar tam olarak yaşamak
- Diğerlerine, aileye ve topluma geri vermek
- Keşif ve değişim sürecini sürdürmek
- Tersliklere karşın ümitli kalmak
Bu erişkin yaşamın gelişimsel ajandasıdır ve doğanın bizi başarısızlık için kurguladığını sanmıyorum. Neyle mücadele ediyor olursak olalım, gelişimsel enerjinin gizli akıntıları yaşlandıkça büyümemizi bu amaçlara doğru, farklı yollarla destekler.
GELİŞİMSEL ZEKA
Gelişme bir yarış ya da rekabet değildir. Elde edildiğinde bir insanı ‘şimdi artık tamamen geliştim’ demeye hak kazandıracak hiç bir tek amaç yoktur. Gelişim tamamen bireyseldir. Amaç, sonunda kendi benzersiz potansiyelinizi ortaya çıkarmaktır. Yaşlanan beynin/zihnin en büyük yararı olarak gördüğüm gelişimsel zeka terimini insanın kendi benzersiz nörolojik, duygusal, zeka ve fizyolojik kapasitesini gösterme derecesi olarak kullanıyoruz. Aynı zamanda bu özellikleri olgun beyinde en iyi şekilde bütünleyen işleyiştir. Gelişimsel anlamda zeki demek kendi geçmiş ve şimdiki gelişiminin farkında olmak demektir ve aynı zamanda da şu anki gelişim durumunuz demektir. Gelişimsel zeka idrak, duygusal zeka, yargılama, sosyal beceriler, yaşam deneyimi ve bilincin olgunlaşması ve hepsinin bütünleşmesi ve sinerji olarak da tanımlanır. Olgunlaştıkça gelişimsel zeka derinleşen bilgelik, yargılama, perspektif ve görüş olarak yansır. Yaşlanmayla birlikte gelişimsel zekanın bütün bu bireysel unsurları birbirleriyle bütünleşir. Birçok orta yaşlı erişkinin yüksek entellektüel düzeyde fonksiyon yapmasının ve yaşla bağlantılı bilgelik niteliği göstermesinin nedeni budur.
Başında da söylediğim gibi yaşlanmayla beraber bazı problemler ortaya çıkar. Bir çok araştırma da bu problemlere odaklanmış, kayıplarla birlikte kazançların da olduğuna daha az dikkat çekilmiştir. Örneğin, orta yaşlı erişkinler genellikle kelime bulmada zorluk çeker (‘dilimin ucu’ deneyimi) fakat aynı zamanda kullandıkları kelime sayısı artar. Eğer yalnızca belli fonksiyonlara –belleğin belli yönleri ya da matematik yeteneği gibi- bakarsanız genellikle genel performansın artarak fonksiyonların bütünlendiği büyük resmi kaçırırsınız. Bu gelişimsel zekanın kalbidir.
Büyüdükçe ve yaşlandıkça gelişimsel zeka bilgeliğin, yargılamanın, algı ve görüş niteliklerinin artışı olarak ortaya çıkar. Orta yaşa girdikçe daha belirgin olan gelişimsel zekanın bir bileşeni olan ileri idrakla ilgili özelliklere ‘kural ötesi düşünme’ de (postformal thinking) denir. Bu daha ileri idrak stili üç ilişkili düşünme stiliyle nitelenir:
- Göreceli düşünce, bilginin bazen subjektif algımızla oluştuğunu, durumun koşullarının sonuçlarımızı etkilediğini, koşulların değişebileceğini ve yanıtların kesin olmayacağını anlamaktır. Göreceli düşünce karşıt ya da farklı bilgilerin sentezlenmesini içerir.
- Diyalektik düşünce, karşıt ya da uyuşmaz görünen görüşleri ortaya çıkarmak ya da karara bağlama yeteneğidir. Birbirini dışlayan görüşleri zihinde aynı zamanda tutmak için kararı yeterince uzun zaman askıya alma yeteneğidir.
- Sistematik düşünce, ağaçları değil, ormanı görme yeteneğidir. Söz konusu olan bütün bilgi, fikir ve kavramlar sisteminin daha tam bir resmini görebilmek için bir fikir ya da durumdan geri çekilip bakma yeteneğidir.
Bu üç tip düşünce ‘ileri’dir, gençlikte yoktur, gençken siyah ya da beyaz, yanlış ya da doğru olarak cevap vermeyi tercih ederiz. Hiç cevap vermemektense herhangi bir cevabı vermeyi yeğleriz. Daha esnek ve daha ince düşünmeyi öğrenmek zaman alır. Belirsizlikleri kabul etme yeteneğimiz, yanıtların çoğu zaman göreceli olduğunu itiraf etmemiz ve karşıt iddiaları daha ölçülü değerlendirebilmek için hızlı yargılamayı askıya almamız gelişimsel zekanın gerçek ölçüsüdür. Aslında ‘bilgelik’ bazı bakımlardan gelişimsel zekayla eş anlamlıdır. Bilgelik gelişimsel zekanın kendini gösterme şeklidir. İkisi de olgun düşüncenin, yaşam deneyimi birikiminin, duygusal zekanın ve yaşlanmayla birlikte beyinde görülen olumlu değişimlerin ortaya çıkmasıdır
Beyin ve insan ruhu bazı eski teorilerin önerdiğinden daha esnek ve daha fazla uyum kapasitesindedir.
Zihin huzuru, bütünlük duygusu ve kendini gerçekleştirmiş olmak yaşlanmanın en tatlı meyvalarıdır.
*Özet: The mature Mind. The Positive Power of the Aging Brain, G.D. Cohen, 2005, 232 s., Basic Books, New York.
Devam Edecek…
~ Anonim
Bir cevap yazın