BOOMER-master675
Geçen Pazar NewYork Times’da yaşlanmaktan -şaşılacak şey- sızlanan baby boomerı okudunuz mu? Daha da özeli, kahretsin, genç olmada israr eden diğer insanları.

Michele Willens’ı rahatsız eden yaşlanmayla ilgili gerçek-yaşam konuları değil. Konu artık dikkat  merkezi olmaması:

“Arkadaşlar ölüyor, eklemler ağrıyor ve bellekler sınıfta kalıyor,” diye yazıyor Willens. “Emeklilik zorlamasıyla ve işsizlikle gelen finansal konular var, paraya ve olasılıkla yatacak yere gereksinimi olan çocuklar ve size muhtaç ebeveynler var.

“Ancak çoğumuz için en çok memnuniyetsizliğe yol açan fizyolojik bir şaşkınlık: etrafa bakınca en yaşlı olduğunuzu görmek.”

Çünkü profesyonel baby boomerlar daima kendilerinin diğer herkesten daha önemli olduğuna inandığı için Willens bize yaşlanmanın kendi yaş grubu için diğer gruplardan daha acı verici olduğunu söylüyor.

Ve sonra danışıyor –profesyonel boomer ülkesinde her kim varsa? -bir psikiyatrist, görünürde Willens’in hezeyanını desteklemeye hevesli ahbap bir baby boomer:

“Bu büyük bir konu diyor Dr. Anna Fels,  New York’da bir psikiyatrist. ‘Bu yeni döneme, bir nedenle hiç birimizin geçirmekte olduğumuzu gerçekten resmedemediğimiz bu duruma,  uyum sağlamaya çalışan pek çok kişi tanıyorum.’

“Niye yapmadık? diye soruyor Willens. “Biliyorduk ki çevremizde giderek daha fazla insan  bizden genç olacak, yaşlı olmaktan çok. Ama gene de sızısı geçmiyor.  Daha genç insanlarla dolu bir oda imajı mükemmel bir sembol.”

Willens kendi yaşlı insanlar kuşağının kendilerini iki kategoriye ayırdığını var sayıyor: daha genç insanlarla takılanlar (bir tür yaş inkarcıları) ve kendilerinden bile daha yaşlı insanları bulacaklarından emin oldukları emeklilik topluluklarına takılanlar (diğer tür yaş inkarcıları).

Son grup Willens’i kapsıyor, arayıp bulduğu yaşlı insanlara şamar atma fırsatına direnmeye dayanamayan:

Şu andan itibaren fit bir 65 lik –ağırlık kaldırma, esnetme egzersizlerimi Dean Marten ve Jeery Lewis’in ayrıldıkları yer olduğundan dolayı kederlendikleri 92. Cadde Y de yapıyorum.

“Bu çocuk olarak dikkate alındığım son yerlerden biri. 90 yaşındaki teyzem kendi bakım merkezinde bu kadar sık olarak görünmemden şikayet ediyor, çünkü o çevredeki fazlasıyla genç kişiyim.”

Zeki kadın, o teyze.

Öykünün geri kalan kısmında, Willens, yaşlılılığın hayatın daha önceki her aşamasına eşit ya da en azından onlar kadar ilginç merak uyandıran bir kısmı olabileceği fikrini anlamaya yaklaşamadan yeni fark ettiği yaşlılığının kenarlarında geziniyor.

Onun yerine, bazı genç üniversite öğrencilerinden Sam Cook’un bir hayranı olduğu için onay aldığına ilişkin bir anekdot anlatıyor ve sonra yerel bir New York TV kanalının, kendisinin en yaşlı kuşak olmanın ne kadar kötü bir şey olduğu fikrini kanıtladığını sandığı emekli eski CEO’sundan bir alıntı veriyor:

“ ’Saçımı boyardım, şimdi boyamıyorum,’ diyor bazı kurullarda hizmet veren Mr. Rodgers. ‘Evet, odadaki en genç kişi olmak daha ilginç ve daha güçlendirici. Bu ise aynı değil, ancak yeni bir realite.’ ”

Bu iki insan ve psikiyatrist böylesine acınacak halde kayıtsız olmasalardı ve pek çok insanın boomerların daima ne olmuş olduklarına yüzeysel inanışlarını kanıtlamaya meyilli olmasalardı kızardım. Tersine beni yoruyorlar.

Aslında, bu parçadaki Willen ve diğerleri o kadar ben merkezliler ki onlardan bile daha yaşlı olan milyonlarca kişi olduğumuzu algılamıyorlar. Ama bunun profesyonel bir baby boomerın narsizminin yoluna çıkmasına izin vermeyin.

Bu Times öyküsü benim dikkatime özellikle öyküye yapılan yorumlara izin verilmediğinde tepesi atan Marc Leavitt’s Blog’da yazan Marc Leavitt’le geldi. Bu nedenle kızgınlığını bana yolladığı e-postada çıkardı. Bugün son sözü ona veriyorum:

“Yaşlanıyorum diye sızlanmayı bırakın. Bu sabah uyandınız mı? Kahvenizden keyif aldınız mı? Bir arkadaşa telefon etmeye karar verdiniz mi?

“Bilin bakalım, ne oluyor? Yaşıyorsunuz. Milyarlarcası yaşamıyor. Eğer yaşınız konusunda özür dilemek ve bu özrü kolunuza takmak zorundaysanız bu sizin için çok kötü. Doğarsınız, yaşarsınız ve ölürsünüz. Önemli olan şey, bu arada yaptığınızdır, her aşamada…

“Yaşlı insanlar gençlerden daha çok şey yaptılar ve daha çok öğrendiler; bu nedenle bilgelik yaşlılıkla bağlantılandırılır. Gloria Steinheim’in dediği gibi, ‘Yetmişlerimin ortalarındayım, ve  yetmişlerin ortaları böyle görünüyor.’

“Defolun gidin.”

http://www.timegoesby.net/weblog/2014/09/professional-boomers-aging-badly.html

 

 

“Pek az insan yaşlanmasını bilir.”
~ La Rochefoucauld