Yaşlılık; işlevini yitiren beyin
74 yaşında bir adam, hastalığından önce, abdestinde namazında, ahlaki kuralları katı bir kişi imiş. Güçlü kuvvetli bir bedensel yapısı var. Üç yıl önce bunama teşhisi koymuşlar. Eşi yıllar önce ölmüş. Karadenizli bir aile, aynı binada oturuyorlar. Kızları değişerek babalarına bakıyor. Hasta, kızını eşi sanıyor, sürekli kızının peşinde dolaşıyor ve onunla yatmak istiyor. Öfkeli, geçeleri bağırıp çağırıyor ve dolapları karıştırıyor. Evinde olduğu halde “Beni evime götürün!” diyor. Sık sık evden çıkıp gitmek istiyor. Evden çıkınca yolu bulup geri dönemiyor. Bu şekilde birkaç kere kaybolmuş. Doktorların dediğine göre birkaç yıl içinde yürümesi, yutması bozulacakmış, idrarını büyük abdestini bilmeyecekmiş, giderek yatalak olacakmış.
Rumuz: İhtiyar
~ Eliot
65 yaş civarında bunama oranı %5. Bu oran her beş yılda bir ikiye katlanıyor. 80 yaşında %20 oluyor. Kişi daha ileri yaşlara kadar yaşarsa eninde sonunda demans gelişiyor. İnsan bedeni böyle programlanmış. İnsanın ölümü demek, yeni insanların doğumu, yani insanlığın tür olarak devamı demek. Herhangi bir biyolojik, genetik müdahale ile yaşlı insanın ömrünü uzatsalar. Diyelim ki yaşlı kişi 150 yaşına kadar yaşamaya devam etse, dünyada felaket ve kaos olurdu. İnsan türünün yaşaması ve sağlıklı olması için ölüm gerekli. Klonloma yani bir kişinin genetik kodunu alıp yeni bir insan yavrusu olarak dünyaya getirme ilginç bir yöntem ve bilim bunu gerçekleştirmeye daha yakın. Fakat bu işlem başarılı olsa bile yeni klon, klonlanan kişiye benzeyecektir fakat yetişme ve eğitimi nedeniyle farklı bir insan olacaktır. Yani yeni klonun, klonlandığı yaşlı insanla genetik benzerliği dışında bir ilgisi olmayacaktır. Biz ihtiyarlamış fanilere gelince, aklımızın başında olduğu ve elimizin ayağımızın tuttuğu her gün tanrıya şükredelim, kalan şu az zamanımızda keyifli ve mutlu yaşayalım.
[Reply]
Katılıyorum, klon genetik özelliklerin belirliyor olduğu başka bazı fiziksel olmayan özellikler bakımından da kişiye benzeyebilir, özellikle de benzer koşullarda yaşarsa… Her anı keyifli ve mutlu yaşamaya çalışmak ödevimiz bence ama bunun için bir inanç sistemine bağlı olmak gerektiğini düşünmüyorum…
[Reply]
Yaşlı bir insanın inanç sistemi bir günde oluşmamıştır. Yıllar boyu süren yaşamının, deneyiminin, kültürünün parçasıdır. İnanç sistemleri insanlara hazırlop çözümler sunar ve bilinmezin cevaplarını verir. Yaşlı insanın görüşlerini ve inançlarını değiştirecek hali yok. O inançlarla daha mutlu ise onlarla yaşasın. İnanç sistemine bağlı olmamak ise zor bir iş. Dünyanın yükü omuzlarınıza biner. Herkes onu kaldıramaz.
[Reply]
Sizin de söylediğiniz gibi “hazırlop” çözümler… ve “..bilinmezin cevapları..” Ama çok cevap var…
Her inanç sistemi kendi cevaplarını doğru görüyor. Hepsi de spekülasyon… Gerçek olmayan bir şeyle kendimi nasıl avutayım, hele bu yaşımda..?
“O inançlarla daha mutlu ise onlarla yaşasın…” Evet, bu aşamada inançlı kişi için yapılacak en iyi şey bu. Hatta inançlıların daha huzurlu ve güvenli olduğunu da teslim etmek gerekiyor…
[Reply]